14/07/2022

Kanser ve Dünya Savaşı

Kanser ve Dünya Savaşı

Bir gırtlak kanseri, bir patolog ve bir kral

Rudolf Virchow (1821-1902): Alman doktor, antropolojist, patolog, tarihçi, biyolog, politikacı… Bu kadar çok sıfatın yanında lösemiye, emboliye ve tromboza isim veren ünlü bir bilim adamının 1. ve dolayısıyla 2. Dünya savaşına sebebiyet verdiğini söylesem biraz abartı mı olur acaba? 1887 yılında dönemin Prusya İmparatorluğu veliahtı Frederick III, ses kısıklığı nedeniyle uzmanlar tarafından muayene ediliyor ve Larenks (gırtlak) kanseri olduğu düşünülüyor. Dönemin en ünlü larengologlarından İngiliz Morell Mackenzie imparatorluğa davet ediliyor, eğer bu kanser ise tedavi için öncelikle ellerinde bir patoloji raporunun olması gerektiğini belirtiyor. Mackenzie gırtlaktaki tümörden biyopsiler alıyor ve biyopsileri değerlendirmesi için Prusya İmparatorluğunun o dönemdeki en ünlü patologu olan Virchow’a gönderiyor. Virchow sayfalarca yazdığı patoloji notunda bu çıkartılan materyallerin kanser olduğuna dair herhangi bir bulguya rastlamadığını belirtiyor. Sonrasında defalarca biyopsiler yapılıyor ve her seferinde de kansere dair bir bulgunun olmadığını belirtiliyor. Aynı zamanda Virchow’un asistanının otopsi sırasında kaptığı tüberkülozdan ölen dünyaca ünlü Langerhans olduğunu da belirtmeden geçmemek lazım, preperatları birlikte değerlendiriyorlar. Sonrasında Mackenzie bunun bir kanser olmadığını ve birkaç ay içerisinde iyileşmenin olacağını belirtiyor. Kanser tanısı konmadan da veliahta oldukça riskli ölümcül bir cerrahiyi (larenjektomi-gırtlak çıkarılma) sanırım o dönem kimse yeltenmez. İngiltere-Almanya savaşı bile çıkabilir. Frederick III sonraki günlerde İngiltere’ye gidiyor ve tümörün tamamına yakını Mackenzie tarafından çıkartılıyor ancak kısa bir süre sonra tümörün büyüdüğü izleniyor ve koterizasyon işlemi uygulanıyor. Bir süre hastalık kontrol altına alınmış olarak görülse de kısa bir süre sonra Frederick III kötüleşiyor, larenjektomi için geç kalınıldığı düşünülüyor ve trakeotomi (soluk borusuna delik) açılıyor. Trakeotomi sonrasında ateşi artan, genel durumu kötüleşen ve kanaması olan Frederick III birkaç gün sonra ölüyor. Çıkardığı balgamları değerlendiren anatomist Profesör Waldeyer bunun kanser olduğunu belirtiyor. Biyopsilerde devrin en ünlü patologu kanser tanısını koyamazken balgamdaki birkaç hücrenin değerlendirilerek kanser denmesi sizce de bir ikilem değil mi? Peki veliaht gerçekten larenks kanseri miydi? Virchow hata mı yapmıştı?

Bu soruların cevabını bulabilmek için en az yarım asır beklemek gerekiyor: 1948 yılında Ackerman tarafından tanımlanan verrüköz karsinomun çok az görünen formu hibrid verrüköz karsinomanın Frederick III’te olduğu sonradan kanıtlanıyor. Beriyandan 1887 yılında Virchow’un böyle bir tanıda bulunmasının mümkün olmadığı belirtiliyor. Gelelim anlattığımız tüm bu olaylar ile 1. Dünya savaşının bağlantısına: Bir türlü tanı konamayan Frederick III, barış yanlısı ve gelişen anti-semitizme ciddi eleştiriler yapan bir imparatordu. Ancak imparatorluğu sadece 99 gün sürdü, ancak bu kadar az bir zamanda biraz önce belirtildiği gibi dönemin savaş yanlısı şansölye Otto von Bismark’ın görevden alınması için girişimlerde bulundu ve 1890’da da görevden tamamen alınmasına öncülük eden adımları attı. Ölümünden sonra yerine 29 yaşında Wilhelm II geçti. Şahin kanattan olan Wilhelm II ülkenin kaderini değiştirecek olan 1. Dünya savaşına girdi, 1. Dünya savaşının ağır yenilgisinden dolayı 2. Dünya savaşının başladığını da yazmaya gerek duymuyorum. Anti-ırkçı (Aryan ırkın diğer ırklardan farklı olmadığını 1886 yılında akademik çalışma ile gösterilmesine öncülük ediyor) bir politikacı olan Virchow birkaç dönem Reichstag (parlamento)’da görev alıyor ve genellikle o dönemin şahinlerinden olan savaş yanlısı Otto von Bismarck’a ciddi muhalefet yapıyor. Gariptir ki hem Virchow hem de tanı konamayan Frederick III, Otto von Bismarck’ın politikaları eleştirmiştir. Günümüzde kabul edilen görüşe göre Frederick III daha uzun yaşasaydı belki de 1. ve 2. Dünya savaşlarının olmayacağı belirtilmektedir. Sonuç olarak tanı konamayan bir hastalık tüm dünyanın kaderini işte böyle etkileyebiliyor.

Posted in Pratik BilgilerTaggs: